***"Dostunu ölçülü sev günün birinde düşmanın olabilir.Düşmanına da ölçülü husumet et günün birinde dostun olabilir."***

Gerçek Dost Mekanı...!!!

Çılgın Türkler

Fıkra

UŞAKTEMİZLİK SANAYİ (Çamaşır ve Halı Yıkama Merkezi)


Halı Kilim
Yorgan 
Battaniye
Koltuk
Perde
Ev İşyeri
Temizliği
                Hizmetlerimiz :
 *Otel  yurt çamaşırları ve kıyafet yıkama
 *Halı ve kilim yıkama
 *Yerinde halı yıkama
 *Yorgan battaniye ve çekyat örtüleri
 *Perde ve Tül perdeler
 *Sert Zemin yıkma ve Cila
 *Ev ve işyeri temizlikleri 
 *Cam temizliği
 *Resmi ve Özel kurumlara Temizlik
    Not: Ücretsiz evlere servisimiz vardır.
                            İletişim Adresimiz :
         Uşak Temizlik Sanayi 
         Kemalöz mah. Şeref Cad. No:56/A
        Tel     : 0 (276) 224 54 64
        Tel     : 0 (276) 212 82 86 
         GSM : 0  532  477 38 30 
         Web  : www.usaktemizlik.com
         Web  : www.usak-temizlik.tr.gg
                                         Ferhat SAĞLAM
          Detaylı Bilgi için BURAYA Tıkla
                                                 64200 / UŞAK

Bazı fıkralar güldürür, bazılarıda düşündürür.İşte düşünmeniz gereken bir fıkra

DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAK.!
Sevgi ve Selamlar !
Kişi gerek iş, gerekse özel hayatıyla ilgili bazı kararlar alırken çevresinde dost ve arkadaşlarına danışır görüş ve fikir alır.
Bence doğrusuda budur. Yalnız bu fikirleri iyi sorgulayıp doğru kararı vermek gerekir
Peki, bu nasıl olmalı, neye göre karar vermeliyiz ki doğru olsun.
Kararımız her ne olursa olsun mutlaka karşı görüşler ve beğenmeyenler çıkacaktır. Bunun için çevremizdekileri dinleyip son kararı kendi düşüncemiz ve olanaklarımızı göz önünde bulundurup ona göre almalıyız.
Kısaca örneklemek gerekirse, Nasreddin hoca buna güzel bir örnektir.
Nasreddin hoca ve eşeği
Nasrettin hoca çarşıya gitmek için oğlunu yanına alır, eşeğine biner ve yola çıkar. Yanından geçen köylüler başlar mırıldanmaya..."Koca adam utanmadan küçücük çocuğu yürütüp kendi eşeğe biniyor" diye... Hoca rahatsız olur. Eşekten iner ve oğlunu bindirir. Ama yine eleştiri yine beğenmezlik... "Koca adam yürüyor. Bacak kadar çocuk eşeğe biniyor." şeklinde devam eder. Hoca, oğlunu da indirir ve eşeği boş haliyle sürer. Bu kez; "Bakın şunlara. Merkep boş gidiyor. İkisi de yürüyor" eleştirisini alır. Hoca bunalmıştır. "Eşeğe bu kez oğluyla beraber biner. Beğenmezlik devam eder. "Yazık değil mi eşeğe... İki kişi sırtında" tepkisi gelir. Hoca artık dayanamaz. Eşeği yere yatırır. Ayaklarını bağlar. Bir odun geçirir ve oğluyla sırtlar. Eşek hocanın ve oğlunun omuzlarında çarşıya girerler. Herkes şokta. "Ya bu ne hal hoca" derler. Hoca eşeği yere indirir ve bağırır. "Her şeyde yanlışı arayan toplum doğruya ulaşamaz. Bu topluma bu yaptığım yakışır. Nasılsa eleştireceksiniz. Bari yanlışı eleştirin."
 
Görüyorsunuz koca NASREDDİN HOCA dayanamamış eleştirilere bizler nasıl dayanalım. Alacağımız karar için çevremize danışmalı, dost ve arkadaşlarımızın fikirlerine başvurmalıyız. Sonra alacağımız karar bize aittir. Alacağmız kararın öncesi, sonrası, şartlarını ancak biz bilebiliriz Sonucu bize yarar veya zarar sağlayacaktır.
Son kararımızı alırken söylenenlerden çok kendi içimizden geleni, yüreğimizin sesini dinlemeliyiz. Sonra başkalarını suçlamak dert yanmak bize yarar sağlamaz. Yaramıza merhem olmaz
Sonuç her ne olursa olsun eleştiriler hep olacaktır.
Başkalarının gösterdiği önerileri dikkate alıp bize uygun olanı yapmalıyız.
Sonuçta kararımız her ne olursa olsun eleştiriler hep olacaktır. Karşıt görüşler sürekli vardır, hele kararımızın sonucu olumsuz olmuşsa fazlasıyla olacaktır
 Siz siz olun başkalarına hep danışın, ama bildiğinizden de şaşmayın. Eğer sonunda pişmanlık duyacaksanız, bu kendi aldığınız karar için olsun.
Her şey gönlünüzce olsun, aldığınız kararlar hep olumlu sonuç versin.
Son olarakta;
Baştan yalan söyleyip sonunda kötü olmaktansa,baştan doğruyu söyleyip hiç  başlamamayı yeğlerim.
 

By.Saglam



 
Adam geç saatte zil zurna sarhoş eve geldi. Karısı uyuyordu. Tuvalet
ihtiyacını giderdikten sonra karısının yanına geldi ve kadını
uyandırdı.
- Karıcığım,
- Ne var ?
- Sen ne mükemmel bir kadınsın be, birtanesin.
- Ne oldu gene ?
- Ne olacak tuvaletimize o otomatik lambayı ne zaman taktırdın ?
Harika olmuş.
- Ne diyorsun sen ne lambası ?
- Valla ne bileyim hayatım, tuvaletin kapısını açınca ışık yanıyor
kapatınca sönüyor.
Bu duyan kadın öfkeyle yerinden fırladı :
- Allah belanı versin pis sarhoş yinemi buzdolabına işedin !

 **********
Fıkra
öğretmen
Okula yeni gelen öğretmen ilk dersinde öğrencilere ilginç bir çağrıda bulunmuş:
"Kendini geri zekalı hisseden varsa ayağa kalksın..."
Sınıfta çıt yok. Nihayet biri kalkmış:
"Sen kendini geri zekalı mı hissediyorsun?"
"Hayır", demiş çocuk, "ama sizin tek başına ayakta kalmanıza gönlüm razı olmadı da…"

 **************
Fıkra
Müebbet
Zamanin en büyük Mayfa babasi çok agir bir suçtan yargilanmaktadir ve idami istenmektedir. Jüri üyelerinin içinde Temel de vardir. Mafyanin adamlari mahkemeden önce Temeli bir kenara çekerler ve söyle derler:
- Temel ne yap et Babanin idam kararini müebbet'e çevir yoksa bu senin sonun olur derler!!! Temel'in içine korku düsmüstür: Acep ne yapsam da bu adami kurtarsam" diye düsünür. Dava baslar günlerce devam eder ve nihayet Jüry üyeleri karar vermek üzere odalarina geçerler. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra jüry geri gelir ve kararini okur:
- Müebbet hapis derler. Bunu duyan Babanin adamlari ne yapacaklarini sasirirlar dogru Temel'e gidip:
-Af ferim sana Temel simdi gözümüze girdin derler. Ehh be Temel iyi güzel de bu isi nasil basardin diye sorarlar. Temel:
- Sormayin bre usaklar der millet Beraat Beraat diye tutturdu Muebbete çevirmek kadar aklan karayi seçtim der.

 ******************************
Uçak New York'a yaklaşırken iki pilot konuşmaktadırlar. Ne var ki mikrofon açık kalmıştır ve konuşulanlar bütün yolcularca dinlenmektedir.
- New York'a iner inmez, önce ılık bir banyo yapacağım. Sonra buzlu bir duble viski içeceğim, sonra da o sarışın saçlı, uzun bacaklı hostesle...
Bunları duyan sarışın saçlıi uzun bacaklı hostes hemen pilot kabinine doğru koşmaya başlar. Yaşlı bir yolcu, hostesin yolunu keser:
- Acele etme kızım. Bırak da rahat rahat viskisini içsin.
**
*******************
Mehmet Bey köpeğinin tasmasından tutmuş yolda giderken, hoşlanmadığı bir komşusuyla karşılaştı. Komşu sordu:
- Bu eşekle nereye gidiyorsun?
- Yahu bu köpek be, diye tersledi Mehmet Bey. Köpekle eşeği birbirinden ayıramıyor musun?
Komşu aldırışsız:
- Ben köpekle konuşuyorum. Sen ne diye söze karışıyorsun?

Birkac yıllık evli çiftin bir bebekleri olur.. ancak günler haftalar geçtikçe bebeğin cok farklı ve insan üstü yetenekleri olduğu ortaya çıkar..
1 yaşına geldiğinde yetişkin gibi konuşur, 2 yaşında aklınıza gelen her dilde okuyup yazmaya başlar,3 yaşında ileri matematik profesörleriyle tartışmaya oturur, ve 4 yaşında gelecekle ilgili inanılmaz tahminlerde bulunmaya başlar...der ki:
"Tam 1 yıl sonra bugün ben öleceğim... ben öldükten 2 yıl sonra annem ölecek. Annem öldükten 1 yıl sonra babam ölecek...
" Ve kesinlikle.. bir yıl sonra bebek ölür... baba çok uyanık olduğu için karısını hemen milyarlar değerinde sigortalatır... ve 2 yıl sonra da anne ölür.... ve baba 1 yillik ömrünün kaldığının farkında, karısının sigortasından kazandığı milyarlarla evlere,arabalara, seyahatlere ve birbirinden guzel kadınlara yatırım yapar... ve
ölümüne 1 gün kala son parasıyla bir dansçı kız kiralar,önce superlux villanın havuzunda eğlence, sonra yatak odasında zevk dolu bir gece.. ve adam herşey bittiğinde gözlerini kapatır ve "Vay be yarın ölmüş olucam.. ama ne hayat geçirdim, herşeyi yaptım, dolu dolu yaşadım herşeyi.. helal olsun bana" diye keyifle uykuya dalar..

Ama o da ne...... sabah bir de gözlerini açar ki hala yaşıyor..!!!!!!
Yatakta şaşkınlık içinde bakınırken geceyi beraber geçirdiği dansçı kız çığlık çığlığa koşarak içeri girer...
"HEMEN AŞAĞI GELİN N'OLUR.. KAHYANIZ SALONDA BOYLU BOYUNCA UZANMIŞ YATIYOR...GALİBA ÖLMÜŞ!!!!"

YA KARIŞIRSA
Temel ve Dursun yillarca biriktirdikleri paralarla hayalini kurduklari atlari almak için pazara giderler.Uzun pazarligin sonucunda birer at alip eve dönerler.Atlari bagladiktan sonra sohbete baslarlar.Çok sevinçlidirler.Bi ara Temelin aklina atlarin karisabilecegi fikri gelir.Bunu Dursun' ada söyler.Kara kara düsünmeye baslarlar.
Dursun:
-"Ula haçan benim atun kuyruguni keselum, kuyruklisi senin olsun" demis.
Temel:
-"Ula dogri Diysun" demis ve atin kuyrugunu kesmisler.
Bunlari duyan muzip komsulari İdris gece gelip öteki atinda kuyrugunu kesmis.
Sabah kalkip bakmislarki 2 atinda kuyrugu kesik. Düsünmeye baslamislar.
Bu sefer Dursun'nun atinin kulagini kesmisler.
Gece İdris gelip ötekinin de kulagini kesmis.
Sabah gene bakmislar ki atlar yine ayni.
Atlar taninmayacak hale gelene kadar devam etmis.
En sonunda bizim Temel dayanamamis:

-"Ula Tursun, habu is böyle olmayacak da. En iyisi siyah at benim, beyaz at senin olsun.."

Kayserili Tuhafiyeci dükkanindan geçimini saglayabiliyor, bir kösede üç bes kurus da biriktirebiliyordu.


Günün birinde sagindaki dükkan bosaldi, derken orasi da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet basladi, isleri
kötüye gitti.

Ama sonunda bir çözüm yolu buldu :

Sagindaki komsusu, dükkaninin üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdirmisti.

Solundaki, en büyük tuhafiye magazasi, yazili bir bez asmisti.

Bizimki,
ikisinin ortasina su yaziyi koydurdu :

Magazaya buradan girilir.
Fıkralar bu adresten alıntıdır..
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol